Her şey ne kadar normal değil mi?
Bugün yine güldüm, oynadım, sohbet ettim. İnsanları iyi olduğuma ikna ettim. İnsanları ikna etmek... Hayatımda tek kendimi ikna etmeyi başaramıyorum. Ben ölüyorum. Sesimi kimse duymuyor. Anksiyetem ve depresyonum beni bitiriyor. Biliyorum bi gün öldüğümde bu yazılanlara bakıp “keşke benimle konuşsaydı, bi çözüm bulurduk.” diyeceksiniz. Komik. Hep anlattım ,hiç dinlemediniz.
Yerli yersiz güldüm, sabahları saçma şarkılarda dans ettim. Morali bozuk, yüzü asık her insanı mutlu etmeye çalıştım. Bi tek kendimi mutlu edemedim.
Bugüne kadar güçsüz görünen, en ufak olaylarda yıkılan insanları hep hor gördüm. “-Ne olursa olsun yıkılmayacaksın, dik duracaksın. Hayat devam ediyor. Mücadele et!” diyerek onları kendine getirmeye çalıştım. Yazık, çok yazık. Hiç empati yapmamışım. Güçlü görünmeyi marifet sanmışım. Oysa insan ne yaşıyorsa ne hissediyorsa öyle davranmalıymış. Saklamamalıymış duygularını.
Size tavsiye verecek durumda değilim. Berbatım. İçten içe ölüyorum. En acısı bunu kimse görmüyor çünkü görmelerine izin vermiyorum. Kendimi saklıyorum. Asıl beni... Sahi kimim ben? Neyim? Bu dünyaya faydam ne? Neden yaşıyorum? Anlamsız ve boş hayatım kendiliğinden mi son bulacak yoksa bunu ben mi başaracağım?
Komik. Her şey bi o kadar komik ve trajik. Yorgunum. Beni sevdiklerini söylüyor ama hissetmiyorum. Sanırım artık acı dışında hiçbir şey hissetmiyorum. Ben ölüyorum ve kimse farkında değil. Zaten artık hiç kimse hiçbir şeyin farkında değil.
Hayır delirmedim , aklım gayet yerinde. Sadece ufak kalbim artık kaldıramıyor. Cam bir fanusta yaşamak isterdim. Dünyanın kötülüklerini görmeden yaşayıp ölmek isterdim. Herkes öyle isterdi sanırım.
Ellerim titriyor. Nefes alışlarım sıklaştı. Birazdan bütün gün içimde tuttuğum karamsarlığa ve gözyaşlarına boğulacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder